05.08.2020

Her fırsatta olmayan sakalını sıvazlıyordu. Bu bir alışkanlık olamazdı; çünkü doğuştan köseydi. Bir yoksunluğun kızgınlığından ötürü süregelmiş bir alışkanlıktı belki. Yüzü sıvazlanmaktan hep kıpkırmızı olurdu. Çift tarafı da. Köse olmak ağır gelmezdi de; köselerin sahtekâr olduğu inancı ve bunun her fırsatta, her tipten insanın karşısında biraz olsun çekinmeden; ne düşüneceği umursanmadan dile getirilmesi her defasında canını yakardı. Aynı derecede. Zannederdiniz ki, böyle bir şeye alılışılırdı. Duyarsızlaşırdı insan. En azından öyle olmalıydı; ama o her defasında aynı acıyı çekerdi. Kurnaz bir insan olmayı istemediğinden değildi. En azından söylendiği ya da sanıldığı gibi olsa canı o kadar yanmazdı. Ne var ki, mizacı …

Okumaya Devam Et

03.08.2020

Mis gibi reçine koktuğu için onu seviyordum. Çok çirkin bir kadındı aslında; ama çok güzel kokuyordu. Ayrıca reçinenin bir kadında bu kadar güzel kokacağını tahmin edemezdim. Kişiliği de reçine gibiydi. Savunma amaçlı, yapışkan, anti bakteriyel… O kadın benim karımdı. Zaten onu çekici bulmamak bunun için canımı sıkıyordu. Yine de… Sevgi bazen bu tür şeyleri önemsizleştiriyordu. Başka bedenlerle dahi tatmin olmadığım için bunu da bir seçenek olarak belirlememişken… Ona, sevgiden kelepçelerle bağlandığım acı bir gerçekti.

Okumaya Devam Et