“Bu altı oldu.” “Bu da yedinci.” “Tamam da, mecbur muyuz yedi defa aynı müziği dinlemeye hanımefendi? Kafayı yedim be!” “Siz atın bu kez madem.” “Benim sevdiğim müzikler bu paçoz müzik kutularında olmaz. Hem neden müzik dinlemek için para vereyim ki?” “Bar müziği mi dinleyeceksiniz?” “Hepsi bir benim için. Ne olmuş ki? Bardayız zaten.” “Tamam, rastgele bir sayı söyleyin, onu seçeyim o zaman.” “Sekiz… Bu arada, bira içer miydiniz bir tane daha? Sizinki bitmiş neredeyse.” “Yok, çok içtim teşekkürler. Bir patates tabağı yemezsem benim için pek iyi olmayacak.” “Neden bu şarkıyı bu kadar seviyorsunuz? Merak ettim. … Buranın baharatlı patatesi harikadır. …
Ay: Ekim 2024
30.10.2024
Dükkana girdiğimde fark etmiştim onu içimdeki boşluğumla. Evet, ben içimdeki o boşluğumla görür, işitir, algılar, konuşurum. İşte o zaman da onu fark etmiştim. Ağır, dengeli, iyi tutuşlu bir bardak istediğini ilan etmişti ve raflardaki her bardağı kaldırmıştı teker teker. Sıra bana gelmişti… O an, dokunduğu an boşluklarımız birbirimize geçmişti. Kaldırmıştı beni diğerlerine yaptığı gibi. Üzerimdeki kabarık resmi anlamaya çalışmıştı önce parmaklarıyla. “İki insan…” demişti. O dalgın tavırla. Annesine sormuştu sonra. Üzerimdeki kalpten baloncukları çok sevdiğini söylemişti annesinin cevabını dinlemeden önce. Bir kızla bir oğlan vardı üzerimde. Mutluydular… Eli kulbumda olduğu için, içimdeki boşluğumla anlayabilmiştim bu tür bir mutluluğu yaşatmak için …
18.10.2024
Tek başıma tatil yapmak istiyordum. Aslında başka seçeneğim yoktu. Ya evde oturup kimsem olmadığı için ağlayacak, ya da kendi başıma harika birkaçç gün yaşayacaktım. Belki birileriyle tanışırdım. hayatıma renk gelirdi… Netten tatil olanaklarına bakarken birden telefonum karıştı. Her dokunuşumda, ekran her kıpırdanışında tuhaf bir ses çıkmaya başladı. “grkp grkp… grkp grkp…” Telefon bozulmuş olamazdı. Bozulsa böyle mi bozulurdu? Aldığım tüm önlemlere rağmen biri hacklemiş olmalıydı. Onu sonra hallederdim. Bilgisayarımı açıp oradan gireyim dedim, Açar açmaz faremin ya da klavyemin her hareketinde aynı ses… “grkp grkp… grkp grkp…” Telefonumu hackleyen bilgisayarıma da girmiş olmalıydı. Bilgisayardan epey anlardım. Zamanım vardı, format atabilirdim. …
17.10.2024
Kabaklar çoktan kurudu. Gelip kendilerini iplerden çözecek eli beklemedeler. Onları alıp oyan, şekillendiren bıçağı ağaçtan duymuşlar, merak ediyorlar. Ağaç yapraklarıyla havayı kollamakta. Ne zaman gelecek?Bekçi şimşirlerle sözleşmiş gerçi, geldiğinde kendisine haber verecekler. Yine de o da gözlemekte etrafı. Yerin altında bile kökleri diğer köklere haber sormakta. Sandalye de aynı telaşta. Çoktan topraktan ayrılmış olsa da hâlâ canlı bir telaşla çarpmakta atomları. Lamba suskun. Doyuyor güneş ışığına ki akşam konuşabilsin ışığıyla onunla. Gelecek ve o sandalyeye oturup kabakları oyarken ya da kitap okurken onu dinleyecek gözleriyle. Ve anlatacak… Okuduğu kitaplardan bahsedecek. O kendi kendisine konuştuğunu sanacak. Lambanın onunla konuştuğunu, sandalyenin eli …
16.10.2024
Ne işim var benim burada? Kendi hâlimde yaşayıp gidiyordum oysa. Sonra, bir anda, bu cehennemde peyda oluverdim. İnsanların uğradıkları bir yer burası. Dinlenmek için geliyorlar, yani onlara hizmet ediyorum. Eh, alışık olduğum bir şey sayılır. Ne de olsa ben de yollarını kaybetmiş, terk edilmiş çocuklara hizmet ediyordum bir zamanlar. Şimdiki gibi parayla olmasa da karşılığını alıyordum tabii. Kendi evim değil ama bu ev de hiç fena değil. En önemlisi güneş alıyor. Begonvillerin çiçeklerinden adeta evin duvarı görünmüyor. En azından bu eve gelenler bundan gayet memnun. Ne diyorlardı? … Nostaljik bir ev burası. Evet, bu ev de çok güzel görünüyor tabii …