Kendimi modern bir ulak olarak düşünmek çok hoşuma giderdi. Öyleydim. Bir postacıydım. Bisikletimi kullanarak insanlara her gün bir sürü şey iletirdim. Bilmediğim yer yoktu. Bisikletim sağlamdı. Birçok antik ulaktan tek farkım, ilettiğim mesajların içeriklerini bilmiyor oluşumdu. Ama ya öğrenecek bir fırsatım olursa? Bir abrakadabrayla yapılacak iş değildi belki ama teknolojiyle neden olmasındı? Bu fikir zaman içinde bir tür takıntı olmaya başlamıştı. Bir lise mezunu olsam da kendi kendimi yetiştirmiş, bir şekilde mektupların geçeceği merdaneli bir kutu biçiminde bir tarayıcı yapmıştım. Tek başıma. Bu şekilde, zarflara hiçbir şey olmadan içlerindeki yazı taranıyor, telefonuma aktarılabiliyordu. Çoğunlukla dağıtmak için aldığım her mektuba bakmıyordum. …