20.11.2019

Küçük çocuk evinin arka bahçesinin kapısını kapattı. Kapı gıcırdıyordu. Salıncak gıcırtısına benzetirdi bu sesi ve tıpkı salıncağa bindiğinde oluşan coşku gibi, saliselik bir coşku kıvılcımı gelirdi yüreğinin ortasına. Tüm kıvılcımlar gibi salise geçtikten sonra, ya söner; ya da ateşi başlatırdı. Bahçesinde bir köpek kulübesinden bozma, oyuncak bir evi vardı arkadaşından kalma. Arkadaşı gitmişti. Memleketine… Adana’ya…. Orada olduğu zaman bile hep çok özlemişti Adana’yı. Hatta bu kulübenin kapısına bir posta kutusu yapmış, üzerine de “Adana” yazmıştı süslü bir yazıyla. O da; en yakın arkadaşının kulübesini kendi bahçesine taşımış, küçük Adana’ya sahip çıkmıştı. Ona badana bile yapmış, babasıyla dayısının ortaklaşa kestiği dananın …

Okumaya Devam Et