Küçük çocuk evinin arka bahçesinin kapısını kapattı. Kapı gıcırdıyordu. Salıncak gıcırtısına benzetirdi bu sesi ve tıpkı salıncağa bindiğinde oluşan coşku gibi, saliselik bir coşku kıvılcımı gelirdi yüreğinin ortasına. Tüm kıvılcımlar gibi salise geçtikten sonra, ya söner; ya da ateşi başlatırdı. Bahçesinde bir köpek kulübesinden bozma, oyuncak bir evi vardı arkadaşından kalma. Arkadaşı gitmişti. Memleketine… Adana’ya…. Orada olduğu zaman bile hep çok özlemişti Adana’yı. Hatta bu kulübenin kapısına bir posta kutusu yapmış, üzerine de “Adana” yazmıştı süslü bir yazıyla. O da; en yakın arkadaşının kulübesini kendi bahçesine taşımış, küçük Adana’ya sahip çıkmıştı. Ona badana bile yapmış, babasıyla dayısının ortaklaşa kestiği dananın …
Etiket: küçük
26.11.2018
Küçük, kaç yaşında olduğunu bilmediğim bir çocuk vardı bugün. Bir hastanenin bekleme salonundaydı. Broşürleri renklerine göre düzenledi, düşen birkaç tanesini topladı ve düzgünce yerine koydu. Düşündüm… Biz ne zaman, kaç yaşımızda bundan vazgeçmiştik? O çocuk bizim yaptığımızı yapacak mıydı? Ne zaman yapacaktı? Bir ah çektim, yüzüme düşen saçlarımı bile kıpırdatamadım, nerede kaldı karşıki dağları yıkmak.
22.10.2018
Bülbül ötüşünü duydunuz mu hiç? Yok, bülbül ötüşünün ne kadar harika olduğunu duydunuz; gülle olan muhabbetini işittiniz biliyorum. Ben gerçekten bülbülün sesini duyup duymadığınızı merak ediyorum. Ya da duyduğunuz kuş seslerinden hangisinin bülbüle ait olduğunu bilip bilmediğinizi… Ben bilmiyordum, işitmemiştim. Belki, hatta kesinlikle duymuştum; ama işitmemiştim işte. Hiç de merak etmemiştim bülbülün sesini. O benim için sadece benzetmelerde kullanılacak bir sözcük, bir kavramdı. Kavram olacak kadar dahi gelişmemişti zihnimde. Oysa kim bilir kaç defa kullanmıştım onu benzetmelerimde. Aşık olduğumda, okuduğum bir aşkı anlatışımda ve daha bir sürü şeyde…. Bunu nereden mi çıkarmıştım? Oğlumun, kendi küçük oğlumun, sapanla bir kuşu vurduktan …
12.02.2018
Yaz tatiliydi. Elime para geçince karımın dırdırından kurtulmak için Karadeniz turuna çıktık. Çocuklarla birlikte… Bizim kaşık düşmanının en çok istediği şeydi bir Karadeniz turu. Neredeyse evlendiğimizden beri söylüyordu. Bıkmıştım artık dırdırından. Çocuklar da merak eder olmuştu Karadeniz’i. Onlar da eklenince başımı kurtarmak için çıktık bir yola işte. Bizim arazi cipiyle gidiyorduk. Benim büyük kız arabayı iyi kullanırdı. Onunla ortaklaşa sürüyorduk. Keşke küçük değil de o oğlan olsaydı. Zaten bende şans olsa… Bu karıyla değil de… Vallahi Lopes olsa evlenmezdim. Başımı boşa belaya sokmazdım ama neredeee. Haritaya bakarak ve navigasyonu kullanarak gidiyorduk işte. O kadar yol derdi çekiyordum ama bizimki türk …