Tam dört kardeşi olsa da o bir başınaydı. Beş çocuğun üçüncüsüydü. Kardeşlerine bakmış, evin işlerine katılmıştı. Yine de bir başınaydı. Onlarla koyun koyuna yattığında da öyleydi, kardeşlerinin bezlerini değiştirip onları uyuttuğu zamanlarda da… Bir gün, okulu bittikten sonra, öylece gitti. Eşyalarını bile almamıştı. Zaten özel eşyaları bile yoktu ki. Dişlerini fırçalamazdı. Kendisinden büyüklerin kıyafetlerini giyerdi. Öylece gittiğinde kimse eksiklenmemiş, sadece evden o eksilmişti.