“Mini minnacık örümcek oluğa tırmandı, Yağmur yağdı, Örümcek aşağı yuvarlandı.” Bir nokta konmuştu. Cümle sonlanmıştı çünkü. Şarkıdaki “Sonra”dan haberi yoktu mini minnacık örümceğin. “Sonra… Güneş açtı, oluğu kuruttu.” Mini minnacık örümceğimiz, arkasına bakmayabilir, oluğun kuruma ihtimalini görmeyebilirdi; umursamayabilirdi bunu. O oluğa tırmansa ne olurdu ki? Örümceğin amacı neydi? Oluğa tırmanmaktan başka yol yok muydu yaşamına devam edebilmek için? Şarkı bunu umursamıyordu ama… Devam ediyordu tek bir olasılığa.