Uzun bir masanın bir ucunda ayakta duruyordu. Masa oldukça yüksekti. O da epey kısa boylu olduğundan kollarını kaldırmak zorunda kalıyordu kağıtları mühürlemek için. Bu mührün ne olduğu ilk bakışta anlaşılmıyordu; ama dokunulduğunda kağıtta iddialı bir iz çıkardığı tartışılmazdı. Kağıtların tam ortasına basıyordu. Duraklamaksızın… Yorulmuş olmalıydı. Yüksek masanın karşısından yüzü görülmüyordu. Vücudu da çok küçük kalıyordu masaya göre. Yine de o binadaki insanlarca çok önemli biri sayılıyordu zira o olmazsa o mühür basılmazdı ve o mühür onlar için hayati öneme sahipti.