Öfkeliydim. Psikoloğum, öfkenin sadece bir sonuç olduğunu; onun altında yatan duyguyu bulmam gerektiğini söyledi. Ona da öfkelenip gitmekten vazgeçtim. Hayatım boyunca öfkeli kalacağımı biliyordum. Belki de öfkelenmek hoşuma gidiyordu. Yaşadığımın farkına varıyordum… Diğer yandan da tükeniyordum. Hoş, kim tükenmiyordu ki… Herkes, hepimiz, bir şekilde ölüyorduk. Sigara gibiydi öfke. Tek farkla, o beyinden tüketmeye başlıyordu bedenimi. Ben öfke tiryakisiydim, öteki, hüzün, diğeri sigara, beriki de alkol… Bir şeylerin tiryakisiydik. Diğer türlü nasıl yaşanılırdı, bilmiyorduk. Yaşayan oluyordu gerçi de… Onlardan biri olmayacaktım, biliyordum bunu. Benim harcım değildi.