01.12.2019

Kahvenin sadece kokusunu sevsem de o ikram ettiğinde bal gibi gelirdi. O da bana hep kahve ikram ederdi. Kendisi çok severdi çünkü. Ben yanına gittiğimde her defasında kahve içiyor olduğundan bana da ikram etmesi son derece doğaldı. Ben de onunla daha fazla zaman geçirmek için, bir de tadı bana acı geldiğinden yavaş yavaş içerdim. Ne kadar çelişkiliyim değil mi? Bir kahvenin bal gibi geldiğinden bahsediyorum bir acı olduğundan. Aşk işte… İnsanı böyle çelişkili konuşturan hep o!
Ona aşıktım eğer anlamadıysanız. Ne var ki; o beni sıradan biri olarak görüyordu bence. Buna üzülmem gerekiyordu belki; ama belki emin olmadığımdan belki de kabul etmek istemediğimden bunu sadece bir ihtimal olarak görmek istiyordum. Yine de bana olan davranışları son derece aldırışsızdı, görebiliyordum bunu. Belki de öyleymiş gibi yapıyordu; ama bu tür umutlarla yıpranamayacak kadar yıpranmıştım. Kalmamıştı ki bir şey içimde! Sadece sevebiliyordum o kadar. Umut lüks gibi geliyordu artık. Ne yazık!
Bir gün yanına gittiğimde ilk defa kahve içmek yerine ileri geri volta attığına şahit oldum. Bir şey değişecekti, halinden sezebiliyordum. Kapı koluna asılmış bir elbise gördüğümde iyiden iyiye emin oldum. Bir askıya asılmış olan elbisenin önünde bir ileri bir geri volta atan bir adam kesin aşık olmuştu. Elbisenin boyutuna bakılırsa bana değil…
Yine de sordum.
Evet, artık kahve içmeyecektim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir