Kendim gibi bir sazanla tanışmak, onunla yaşayıp ölmek, ondan önce birlikte yavru sazanlar dünyaya getirmek, en azından bunu denemek isterdim.
Evet, isterdim bunu. Bir sazan olmak, uygun şartlarda, muhtemelen lanetli bir şey değildir. Tabii ki değildir. Nesli tükenen bir canlı değil ki sazan sonuçta öyle değil mi? Tamam, sazan olmakta, bir sazan olarak yaşamakta hiçbir sıkıntı yok.
Yok ama dostlarım, sazan olduğunu bilmek tamamen lanetli bir durum. Bir yemi görüp koklamak, sonra tam yeme atlayacakken… hoop! Bir sazan olduğunu, dikkat etmen gerektiğini anımsamak ve burnunda yemin kokusu, gözlerinde onun yansıması, öylece kalmak…
Bazen aç kalmak sonra. Bazense, çok geç doymak… Aslında hiç tam olarak doyamamak…
İşte yalnız başınayken bir sazan olduğunu bilerek, temkinle yaşamak böyledir. Böyle bitmez tükenmez bir açlıkla yaşarsın. Doyamaz, doyamaz, doyamazsın… Özellikle her yerde sahte yemlerin olduğu günümüzde… Senin arzuların, hevesin ve merakın gerçektir. Sazan olmaklığın bunu gerektirir çünkü. Oysa sen, bir sazan olduğunu bilmekle, sulandırılması gereken bir şeyi sulandırır ve tadını kaçırırsın.
Yanında yörende başka sazan istersin. Binlerce yıldır sürü halinde yaşamışken şimdi, genetiğine aykırı yaşayıp tek başına kalmak! Her an yaşarsın bu cehennem azabını. Her an!
Devamlı hareket hâlindesindir çünkü devamlı gürültü vardır etrafında. Ama kışın çamura batıp uyuman gerekmektedir. Bazen dinlenmen… Sana uyku haram kılınmıştır dış dünya tarafından. Merakını, heves ve arzunu son damlasına kadar yaşamak, haram kılınmıştır… Çünkü sen tek başına bir sazansındır.
En kötüsü de etrafında sazan vardıysa bile, senin gibi onlar da kendilerini gizlemek, başka bir canlının rolüne bürünmek zorunda kalmışlardır avlanmamak için.
…
Anlatabildim mi sazan olmanın nasıl bir şey olduğunu? Belki de siz de çok iyi biliyorsunuzdur bunu ha?