Bende izi olan her bina duvarına bir salkım üzüm resmederdim sprey boya ile. Buna bir nevi grafiti denebilirdi; ama bana kesinlikle bir grafiti sanatçısı denemezdi. Çizdiğim şey hep aynıydı çünkü. Bir salkım üzüm…
Neden mi? Zaten hep bunu anlatmak istiyordum, anlatayım…
O gün yağmur yağmaktaydı ve ben ölecekmişçesine açtım. Artık acı çekmiyordu midem; ama halsizdim. Gerçi son saatlerde sonsuz güçlü, her şeye razı, korkusuz hissediyordum kendimi. Mucize gibiydi… Hayatımın hiçbir döneminde böyle hissetmemiştim.
İnsanlar dilendiğimi düşünmesin diye, kimin umurundaysa, kendimi ıssız bir yola sürüklemiştim. Orada ölmeyi beklemekteydim. Ta ki, iyi giyimli, küçük bir çocuk öylesine birkaç tanesini yediği bir salkım üzümü fırlatana kadar. Tam önüme…