Asasını elinde öylece tutuyordu. Zaten hayatı boyunca böyle yapmamış mıydı?
Ortalarda dolaşıp asa sallamaktan başka ne yapmıştı ki! Kendi içinde bile var olmayan, ya da kıl payı olabilen bir güçle bir sürü şey yapıp sırf böyle bir güce hükmettiği için kendisini üstün saymamış mıydı?
Üstelik sadece istediği şeyi içinden geçirmesi yetmişti. Hiçbir bedel ödememişti bunun için. Bedel ödememek miydi onu üstün yapan? Ne yaparsa yapsın bedel ödememek…
Peki ya asası kırılsa? Başka bir asa da yaptıramayacak olsa… Ya da; tümden gitse içindeki o şey… O zaman ne yapardı bu hayatta?
Altı yüz yaşında olmasına rağmen ne öğrenmişti? Asası olmadan ne yapabilirdi?
Hiçbir şey…
Bir sürü insana iyilik yapmıştı ama acaba bedel ödeyecek olsa bu kadar iyi olabilir miydi?
İyilikten daha çok kötülük yaptığını düşünüyordu. Annesinin ona aşıladığı vicdan olmasa, bedel falan ödemeyeceği için onu bile düşünmez, öylece yaşar giderdi. Zaten şimdi bile öyle yapmıyor muydu?
Asasını kırıp yeteneğini kullanmamaya karar verdiğinde her şeyin adil olacağını düşünmüştü.
Ama…
Acaba öyle mi olmuştu?