Yerde bir tesbih bulmuştum. Keçiboynuzu çekirdeklerinden yapılmıştı. İmamesi de kemikti. Hiç düşünmeden eğilip aldım. Boncukları teker teker parmaklarımın arasından geçirdim. Aynı anda olağan dışı bir sıcaklık, bir mutluluk vücudumu dolaştı
Sanki bu tesbihi daha önce eline alan çok mutlu bir insandı; ya da onun çok mutlu bir anı bu tesbihe sabitlenmişti.
Ne olmuşsa olmuş, bu tesbihi elime alır almaz, son derece üzgünken; son derece mutlu oluvermiştim. Onu gömleğimin göğüs cebine koyar koymaz kronik mutsuzluğum beni tekrar bulmuştu. Gerçi onun sıcaklığı bile bu mutsuzluk sisini delmeye yeterliydi. Her şeye rağmen hafif bir mutluluk benimle kalmıştı.
İşime devam ettim. Kağıt toplamaktaydım. Ve üşümekte… Üşümek de mesleğimin bir parçasıydı.