Onun beni sevmesini istemiyordum. Evet, özellikle benden uzak durmasını istiyordum. Sevgisi benim için yükten başka bir şey değildi. Sevgisine ihtiyacım yoktu, kendimi sevmeye ihtiyacım vardı. Sevmediğim birisinin beni sevmeye çalışması bile kendimden iğrendirebilirken kendimi sevdiğime bana kim inandırabilirdi!
Onun sevgisi soyadımın değişmesine sebep olacaktı. Kimliğimin, evimin ve muhtemelen inançlarımın… Hem de daha onu sevemeden.
Yani bir hiç için. Onun, boş ve loş sevgisi için…
Bir yüzük vermişti bana. Bir sürü mücevher daha ama en son o lanetli yüzük…
Neden? Kendimiz gibi bir aptalı yasal yollarla üretebilmemiz için mi?
Yaşlandığımızda, birbirimizin yaşlı kokan vücutlarına tahammül ediyormuşuz gibi yapıp yalnız olmadığımıza inanmak için mi?
Yalnız ölmeyeceğimiz yanılgısıyla iki kat ıssız ölmek için mi?
Devamlı tartışmak, sonra eğer tartışabiliyorsak birbirimizi hâlâ sevebildiğimize inanmaya çalışmak, böylelikle kendimizi bir kat daha kandırmak için mi?
Ve susmak, suskunluğumuzu bile bıkkınlıktan çok sevgiye yormak ama bunların hepsinden, her şeyden ölesiye yorulmak için mi?
Eh, bunların hepsini çok çok iyi bilsem de domuzluğuna yüzüğü almış, sevgisini, şüpheli sevgisini kabul etmiştim.
Başka ne yapabilirdim?