Kalabalık ve başına buyruk bir yerdi. Her günahın sıradan sayıldığı… Belki de dünyadaki tek yer… İşte orada, kumarhanelerden ve otellerden ve batakhanelerden ve nikah salonlarından nasılsa uzak kalan bir köşede, bir bina vardı. Bu bina ne bir bardı ne de buna benzeyen başka bir yer… Bir tapınaktı… “Ahlaksızlar Tapınağı” Kapının dışında öyle yazıyordu en azından. Çok az kişinin görebileceği iç tarafta ise: “Tanrısız Tapınak” sözcükleri yazılmıştı belirgin ama mütevazı harflerle. Bu insanlar ateist değillerdi. Birçoğu severdi tanrıyı ya da tanrıçayı… Adı, cinsiyeti, yaşı, cismi, sayısı fark etmezdi. Çünkü mesele o değildi bu tapınağın mensupları için. Mesele, tapınmak falan da değildi. …