Çorbamı içerken görmüştüm onu. Bembeyaz saçı ve yine bembeyaz upuzun sakalı olan yaşlı bir adam… Saçı sakalına karışmış; ama temiz giysili, belli ki bakılıp beslenen biri. Her şeyi bırakmış. Bir kızı ya da bir oğlu var. Belki de sırayla kaldığı bir sürü çocuk… Karısı olduğunu zannetmiyorum. Bir boş vermişlik var üzerinde çünkü. Kadınsız bir adamın boş vermişliği. Herkesin “Hacı” diye sesleneceği, ama hacca falan gitmemiş biri bu adam bence. Hacca gitmiş yaşlılardaki uhrevi ve yetkin hava yok bu adamda. “Artık benim sırtım yere gelmez,” derler hani her hareketlerinde onlar. Ama bu adam eski bir memur bence. Takım elbisesini taşıyışından belli. …