“Gel bakalım, sana bir şey söyleyeceğim.” “Buyurun?” “Şu adamı görüyor musun?” “…” “Ona şu belleği vermeni istiyorum senden.” “Neden siz vermiyorsunuz?” “Şu parayı da sen al, kendine bir şeyler alırsın.” “Tamam…” Bir çocuğun bana verdiği küçücük bir bellekten sonra değişmişti hayatım. Aralarında geçen diyalog da aşağı yukarı böyle bir şey olmalıydı. Çocuk mantığını kim bilir kaç kuruşa satıp; bana para üstü verirmişçesine uzatmıştı. Gayri ihtiyari almıştım elindekini. Belleği gördüğümde şaşırmıştım. Bunun nereden çıktığını çocuğa soracakken uzaklaştığını görmüş, arkasından gitmemiştim. Sonra da merakıma yenilemeyip; bir internet kafeye gidip belleğe bakmıştım. Sadece bir metin belgesi vardı bellekte. Dosyada, çıktısını almaya bile değmeyen …