Senin için bir kuş yaptırdım. Gittim İsviçre’ye, bir saatçiyle çalıştım. Ama rastgele ötecekti bu kuş. Ruh hâline göre ötecekti. Nabız atışlarına göre. Bir de bende olacaktı aynısından. Benim nabzıma göre öten. Saatçi şaşırmıştı. Nasıl yapacağını bilememişti. Ben de kuşu nasıl yapacağımı bilmiyordum, kafa kafaya verdik ve yıllar sürse de kuşları bitirdik. Sonra sana verdim. Sense sadece baktın, aldın ve gülümsedin. Kuşun ses çıkaracağı düdükler devamlı dönüyorlardı, yerleri değişiyordu rastgele. Küçücüktü kuş… Küçücük bir kolye… Boynundaki nabza temas ediyordu deriden ipi. Biraz sıkıyordu ama… Omzundaydı kuş.. Omzunda kanat çırpıyordu. Ah! Seni bambaşka bir insan gibi gösteriyordu. Beni de… Sanki biz doğadan …