02.12.2017

Sigarasını yaktı, kokmadı. Sadece mavi bir duman, havaya yayıldı. Hava masmavi oldu. Dudaklarıyla ve nefesiyle dumanı şekilden şekle sokmaya başladı. Bir masal anlattı oturduğu yerde. Sakin, hiç konuşmadan…
Sigarası tam masal biterken bitmişti. Mutlu bir sonu yoktu masalın ama her yer masmaviydi ve bu mutluluk veriyordu insana. Bir tek şey vardı, orada ondan başka kimse yoktu. Masalı ondan başka kimse görmüyordu. Dumanın kokusuzluğuyla ondan başka kimse ferahlamıyordu. Ondan başka kimse, soluk seslerindeki zorlamasız ritmi dinleyemiyor, ağız hareketlerindeki sükuneti izleyemiyordu.
Bir hücredeydi çünkü. Yıllardır… Belki de kendisini bildi bileli.
Bir suçu da yoktu. Adi bir suçlunun suçunu üstlenmiş, öyle ki, delilleri dahi kendi aleyhinde değiştirerek üstlenmiş ve kendisini hapse attırmıştı. Tek suçu o adi suçluyu serbest bıraktırmasıydı.
Hapse girdikten sonra özgür olmuştu. Yemekler kötüydü. Sistem değişip duruyordu ama o özgürdü. Voltalarının arasında masallar yakıp onlarla avunuyordu. Volta atarken de yakacağı masalları sarıyordu.
Bir gün, bir ziyaretçi gelmişti hapse. Hem de onu görmeye… Gördüğünde tanımadığı alelade bir adamdı ziyaretçisi. Delillerin bilerek karartıldığını, onun suçsuz olduğunu anladıklarını söylemiş, serbest bırakılma ihtimalinin çok çok yüksek bulunduğunu belirtmiş ve onun avukatı olduğunu, bir ay sonra mahkemede görüşeceklerini eklemişti.
Başına kaynar sular dökülmüştü. Bir avukat istemediğini, mahkemeye de gitmeyeceğini belirtip susmuştu. onca dil dökülmesine rağmen bir daha konuşmamıştı.
Gel zaman git zaman, aniden yaka paça attılar onu hapishaneden suçsuz olduğu anlaşıldığı için.
Hapisten çıktığında biraz olsun avunmak için bir sigara yaktı… Ve leş gibi koktu sigara… ve gri, zift gibi bir duman salmaya başladı ortalığa.
Bu dumanla masal anlatılmazdı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir