Saydam bir odanın en ucundaki opak bir panoyla ayrılmıştı bölmesi ve önünde devasa bir kumanda masası durmaktaydı. Hatta bu masadaki düğme ve göstergelere erişebilmek için masayı yönlendiren ayrı bir kumandası bile vardı.
Bu kumanda masası, şeffaf odada yer alan envai çeşit robotu kumanda etmek için tasarlanmıştı. Bu robotlarsa, bir robotun asla yapamayacağına rahatlıkla kalıbınızı basabileceğiniz bir şeyi yapmaktaydılar.
Tiyatro…En çok rağbet edilen bu tiyatroyu tasarlamış olması hayatını kurtarmıştı. Beş para etmez bir programcıyken kendisini internet ortamında eğitmiş, belli beceriler kazandıktan sonra kendisine ait bir atölye satın almış ve her zaman hayal ettiği şeyi yapmıştı. Robot tasarlamak…Sadece robot tasarlamakla kalmayacaktı o. Aynı zamanda duygulu robot tasarlayacaktı. Onun yaptığı hiçbir robotun kesik kesik hareketleri, mekanik bir sesi olmayacaktı sözgelimi. Sokağa çıksa kimse onun insan olmadığını anlamayacaktı. Nasıl yaptıysa yapmış, hayalini gerçekleştirmenin yolunu bulmuştu. Sonra bu robotlardan onlarca yapmış, farklı ses tonları, farklı hareket etme tarzları vermişti her birine. Ardından pek çok oyundan ilkini tasarlayıp onları sahneye çıkarmıştı. İlk oyunun sonunda söylemişti sahnedekilerin robot olduğunu ve her oyunda tüm koltuklar dolmuştu. İnsanlar oyun sonlarında robotları mıncıklamak için sıraya girer olmuşlardı onların robot olduklarına iyice emin olmak için. Çok büyük paralar kazanır olmuştu. O kadar çok insan robotlarına talip olmuştu ki, artık hiçbir telefona bakamaz hâle gelmişti. Terziler, sinemacılar, genelev patronları, ressamlar, siyasi parti danışmanları, televizyon program yapımcıları…Oysa o sadece kendi tiyatrosunda olsun istiyordu bu robotlardan. Oldum olası yalnız bir insandı zaten, bu icadından sonra kimseyi yanına yaklaştırmaz olmuştu keşfini çalmasınlar diye. Öyle ki, salondaki tek insan kendisiydi oyuna gelen seyircileri saymazsanız.
O gün, oyun bittiğinde şeffaf odaya gidip robotları kontrol ettiğinde bir robotun yanında küçücük bir robot gördü. Kendisi böyle bir robot yapmadığına son derece emindi. Eğilip robotu aldığında gerçekten muhteşem hatları olduğunu fark etti ama kendi artık malzemelerini tanımıştı. Yapıp beğenmediği şeyleri öyle güzel monte etmişti ki bu robotu yaratan kişi, uykusunda kendisinin yaptığını bile düşünmesine sebep olmuştu. Peki kim yapmış olabilirdi bu robotu?
Kafası epey karışmış bir hâlde robotu yerine bırakır bırakmaz, robot hemen Medea rolündeki kadının bacaklarına yapıştı. Gerçek bir çocuk gibi tıpkı.Hemen Medea’nın kumandasını kontrol eti. Medea kumandanın komutlarına cevap vermemekteydi. Oyun sırasında bile…