Evinde, yatağının altında bir tabut bulunduruyordu. Kendi elleriyle yapmıştı.
çam ağacından yapıp baş hizasına reçine koymuştu koklayacakmış gibi. Tabutu henüz bitirmişti. Fazla dozu öldürecek olan bir ilaç almıştı. Ne de olsa eczacıydı. Bu işleri iyi bilirdi.
Yattığı odanın zeminini kazdı. Çukura tabutu yerleştirip bir düzenek kurdu. Düzeneğe göre tabutun kapağı kapanır kapanmaz kazmak için çıkarıp yığdığı taşlar çukuru geri kapatacaktı. Soyundu, yıkandı ve çırılçıplak tabuta girdi. Kimden çekinecekti ki…
İlacı aldı ve suyla içti. Bardağı tabutun yanına koydu. Bir bardak eksilmişse ne olurdu…
Kapağı kapattı. Bir gürültü ve ardından kimsenin duyamayacağı bir sessizlik…
Böylece öldü kimsenin hatırlayamayacağı yitik bir ruh.