03.03.2020

Karımı sevmiyorum. Sevmemek bir yana, varlığı benim için kanatan bir kaşıntı. Sanki kendisini çoğaltıp derime uyuz böcekleri gibi tünel kazmış. Sadece derime değil, tüm vücuduma… Beni tüketiyor… Mutluluğumu, huzurumu yarattığı kaşıntıyla aldı götürdü. Artık boşansam da işe yaramaz. Kaç tanesini tahliye edeceksin ki? En azından uyuz böcekleri sessizdir. oysa onun bitmez tükenmez kelimeleri, kulak tırmalayıcı bir de sesi var onları sarf ettiği… Bugün kesin karar verdim! Ne zamandır düşünüyordum ama kendime yediremiyordum galiba. Ya da korkuyordum… ama artık anlıyorum… Tek çözüm, böcek ilacı. Onunla o kadar çok yaşadım ki… Sanırım o ilacı kendim de içeceğim. Ne olursa olsun onsuz yaşayamam …

Okumaya Devam Et

23.05.2018

İşsizdim. İş aramaktan dahi vazgeçmiş bir işsiz… Tam on bir yıldır dileniyordum. Onu bile doğru düzgün yapamıyordum. Bir dilencinin iş bilirliğine bile sahip olamıyordum. Nerede kaldı gerçek bir işe sahip olmak… Bir gün, özensiz giyimli bir adam önüme iki yüz liralık bir kağıt para attı. Teşekkür etmeme rağmen yanımdan ayrılmamıştı. Biraz sağdan soldan konuştuktan sonra bana bir deneyinde yardımcı olup olmayacağımı sordu. Eğer isteğini kabul edersem ciddi bir miktar vereceğini ekleyerek… Kabul etmiştim; çünkü dilenmekten bıktığımı hissetmekteydim. Zaten açlığım son raddeye gelince dilenmeye başlıyordum artık. Güçsüz olduğumdan dilenemiyordum ve gerçekten ihtiyacım olsa dahi kimse bana bir kuruş dahi vermiyordu. Zaten …

Okumaya Devam Et

18.04.2018

Silindir tabletler bulunan cam kavanozu aldı. Üzerinde hiçbir şey yazmıyordu; çünkü bu kavanozdaki ilaçları o yapmıştı. Silindirler çok küçük; ama etkiliydi. Hayvan ve bitkileri, farklı diller konuşan insanları, hatta nefret ya da başka önyargılar nedeniyle anlaşamayan insanları anlamaya yarıyorlardı. Etkisi sadece bir andı. Bir saniye..; ne var ki o bir saniye daima yetiyordu. Dindar bir insandı. Beş vakit namazını kılar, bazen ibadet yerlerine gidip hangi din olursa olsun inanç mensuplarıyla birlikte ibadet eder, her gün güneşin doğuşunu zevk ve huşuyla izlerdi. İşte o gün, kavanozdaki son tableti, ibadet esnasında ağzına aldı. O bir saniyede tanrıyı anladı. Ne var ki, bu …

Okumaya Devam Et

06.02.2018

Evinde, yatağının altında bir tabut bulunduruyordu. Kendi elleriyle yapmıştı. çam ağacından yapıp baş hizasına reçine koymuştu koklayacakmış gibi. Tabutu henüz bitirmişti. Fazla dozu öldürecek olan bir ilaç almıştı. Ne de olsa eczacıydı. Bu işleri iyi bilirdi. Yattığı odanın zeminini kazdı. Çukura tabutu yerleştirip bir düzenek kurdu. Düzeneğe göre tabutun kapağı kapanır kapanmaz kazmak için çıkarıp yığdığı taşlar çukuru geri kapatacaktı. Soyundu, yıkandı ve çırılçıplak tabuta girdi. Kimden çekinecekti ki… İlacı aldı ve suyla içti. Bardağı tabutun yanına koydu. Bir bardak eksilmişse ne olurdu… Kapağı kapattı. Bir gürültü ve ardından kimsenin duyamayacağı bir sessizlik… Böylece öldü kimsenin hatırlayamayacağı yitik bir ruh.

Okumaya Devam Et