09.06.2019

Farklı olduğumu biliyordum. Diğerlerinden farklı olduğumu… Oysa aynı olduğumu bilmiyordum. Diğerleriyle aynı olduğumu…
Farklı olmakla aynı olmak arasındaki farkın ne kadar az olduğunun ayrımına henüz varmamıştım. Herkes farklıydı ve bu herkeste aynıydı. Keşke sadece ben bunun farkında olmamış olsaydım. Ben kendimin farklı olduğunu anlamıştım ve sadece kendimin farkındaydım. İnsanlar aynı şekilde davrandıkları ve kendilerinin farkında olmadıkları için, onların farklılıkları konusunda uzun uzadıya düşünmemiş, kendimi onlardan farklı addetmekle yetinmiştim. Hoş, bu benim sorumluluğumda olması gereken bir şey olmaktan çok, bilmem, idrak etmem gereken bir şeydi sadece.
İnsanların farklılıklarını bulup onlara söylemek değildi benim görevim. İnsanların farklılıklarını bulup onları seyretmek, onlara farklılıklarınca davranmaktı. Bu görevi kendime ben vermiştim.
Akıl sağlıklarını yitirmiş insanların bulunduğu bir hastaneye gittiğimde, onu görmüştüm. Kendisini peygamber ilan etmiş, temiz ve dürüst, kendi hâlindeliği başına vurmuş bir adam…
Delirmiş olduğunu düşünmüyordum. Sadece aynılık sahtekarlığından bunalmış bir adamdı o. Aynı olmadığını bilen; ama insanların aynı olmaya çalıştığını, bunun için kendilerine yalan söylediklerini anlayamayan, yani gerçekten peygamber kadar dürüst olan bir adam…
Ona delirmediğini, sadece bir şeyi gözden kaçırdığını söylemeye çalıştım. Onu anlayacak kadar dürüst olsam da; ona kendimi ya da durumu anlatacak kadar yalansız değildim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir