Miadını doldurmuş ilişkilerle dolmuştu etrafım. Çünkü ben değişirken onlar değişmemekte diretmişlerdi. Bazıları da farklı şekillerde değişmişlerdi. Birbirimize uymayacağımız şekillerde…
Yine de birbirimizden vazgeçemiyor, birbirimizi azat edemiyorduk. Alışkanlıktan mı? Tabii ki.
Ama onlardan vazgeçmek zorunda olduğumu artık anlamıştım. Vazgeçmezsem bir türlü beni bırakmayan ölmüş deri parçaları yüzünden soluk alamayan, gözenekleri kapanmış bir cildim olacaktı. Asla terleyemeyen ya da vücudumu koruyamayan… Sırf ölü ya da artık işe yaramayan şeylerden vazgeçemediğim, alışkanlıklarıma bağlandığım için mi?