12.11.2023

Onlar… Yıldızlara ve aya bakıp dönerek etraflarında ve çevresinde dönerek birbirlerinin, Uluyup ya da haykırıp yıldızlara ve aya ve dönerek onlar gibi boyuna, Nar rengi kanın akmadığı bir oyun oynuyorlardı. *** Cırcır böceklerinin öttüğü bir yaz gecesiydi. Deringece dört ayağı ve gövdesiyle koşuyor, koşuyordu. Peşinde koştuğu bir canlı vardı ama onu yemek niyetiyle koşmuyordu. Tek istediği önüne çıkmaktı. Ondan sonrasına onu yakaladıktan sonra karar verebilirdi… Belki de üzerine çıkar ve biraz tepinirdi. Ya da pençelerinden biriyle tembel tembel tutar ve utkuyla uluyup onu kızdırırdı. Önemli olan o değildi şimdilik. Tek düşündüğü onu tutmaktı. Ve uzun bir sıçrayış… Ve evet! Yakalamıştı …

Okumaya Devam Et

17.07.2023

Miadını doldurmuş ilişkilerle dolmuştu etrafım. Çünkü ben değişirken onlar değişmemekte diretmişlerdi. Bazıları da farklı şekillerde değişmişlerdi. Birbirimize uymayacağımız şekillerde… Yine de birbirimizden vazgeçemiyor, birbirimizi azat edemiyorduk. Alışkanlıktan mı? Tabii ki. Ama onlardan vazgeçmek zorunda olduğumu artık anlamıştım. Vazgeçmezsem bir türlü beni bırakmayan ölmüş deri parçaları yüzünden soluk alamayan, gözenekleri kapanmış bir cildim olacaktı. Asla terleyemeyen ya da vücudumu koruyamayan… Sırf ölü ya da artık işe yaramayan şeylerden vazgeçemediğim, alışkanlıklarıma bağlandığım için mi?

Okumaya Devam Et

28.10.2022

Onu bulduğumda erkeğimin başında duruyordu. Elinde binlerce kere saçına bağladığım saç bağı vardı. Ortasındaki taş batmakta olan güneşin ışığını çoğaltıyor, ışıl ışıl parlıyordu. Aşağıya bir daha baktım. Kocam ölmüştü. Başında duran adamın diğer elindeki hançer hala böğründe saplı duruyordu. Hançerin titremesine ve yüzündeki acıya bakılırsa, ölmeden katilini yaralayabilmişti. Onun hakkındaki ilk düşüncem ne kadar da genç olduğuydu. Daha ondan nefret etmeye bile başlamazken… Sonra acı geldi… Yıllarımı geçirdiğim adamın kaybı bana dev bir sığır gibi çarptı. Boynuzları kaburgalarımı ezmişti sanki. Sonra bir daha baktım bu yüze. Elindeki değerli taşa sevinemeyecek kadar sağlığından endişe eden, gençliği yaptığı şeyi hafifletmeyen yüze… Kalktım. …

Okumaya Devam Et

12.07.2020

Tavuğun derisini yüzdüm. Pişirdikten sonra yüzdüğümden tavuk harika kokuyordu. Derisinin kokusu da sinmişti. Yememek için kendimi çok zor tutuyordum. Oysa onu kedilere vermeliydim. Onlar çok seviyorlardı, biliyordum. Ben de onları seviyordum. Deriyi de seviyordum ama… kedileri daha çok seviyordum. Hiç sevmediğim; ama kedilerin sevdiğini bildiğim parçaladığım bir adet yumurta sarısıyla birlikte bir kaba koydum derileri ve onlara ikram ettim. Yumurtanın sarısını hiç sevmezdim.

Okumaya Devam Et