Yaşlı bir adamdı ama ölmesi… imkansızmış gibi geliyordu bana. Hem o… Ebediymiş gibiydi. Her an orada olacakmış, bana, ona her bakışımda dalgalanan, yumuşacık, kavisli ve süreğen bir gülümsemeyle gülümseyecekmiş gibi… Gözlerinde anlatan, neyi anlattığını sonra sözlerinde açıklayan bir ifadeyle, bana bakacaktı her daim sanki. Öldüğümde ağlamayacak; sadece o kavisli gülümsemesi bir an düzleşecek, başka birilerine yine anlatmaya devam edecekti… Oysa öyle olmamıştı. O kavisli gülümseme donmuş, gözleri ve sesi susmuştu. Ölmüştü… Öldüğü an karar vermiştim. Oraya gidecek, onu geri getirecek, onun yerine kendimi teklif edecektim; ama önce oraya gitmem gerekiyordu. Tüm aksi kanıtlara rağmen, oraya gidip onu kendi yerime buraya …