Tamı tamına bir saatte yanan mumlar yapardım. Dikkatle hazırladığım kalıplar ve ninemin formülü sayesinde çok zor bir şey değildi bu. Bir de mumun içinde kontrollü bir şekilde yanmasını sağlayan şeffaf bir hazne yapmam gerekiyordu. Bu hazneyi içinde şeker bulunduran havada kuruyup katılaşan, tamamen organik bir hamurdan yapıyordum. Ninem öldükten sonra, yaptığım mumları dakikalara bölmüştüm. Otuzu küçük, biri büyük yıldızları uzunlamasına yapıştırdığım bir tasarım oluşturmuştum. Böylece yanmamış yıldızlara bakıldığında kalan zaman hakkında fikir sahibi olabiliyordu insanlar. Tüm işim buydu. Saniyeleri bile bilmemize yarayan modern saatlerin olduğu bu devirde bir saatte yanıp kül olan mumları kimin aldığını soruyorsunuz kendinize büyük ihtimalle. Yaşlılar, …
Etiket: #büyü
28.05.2020
Kendi ağaçlarından topladığı bol çam fıstığıyla süslediği irmik helvasını karmıştı. Her fıstık ona duyduğu muhabbeti, sevgiyi ve şefkati anlatsın dilemişti. Neye yarayacaksa? Ölmüştü işte, gerisi boştu. Alem helva yese ne olacaktı? Domuzlar, afiyetle yemişlerdi canım helvayı. Helvasından, fıstığından değil… Onun helvası olduğu için. Onun ölümünden mutluluk devşirdikleri için… Aha şu ite de kızan gelmişti. Dişi kancık… İstediğiyle işini görürdü nasıl olsa, ne olacaktı ki? Kim ne diyecekti hayvana? Oysa o dul bir kadındı artık. Bir şey yapmasa da yapsa da aynı olacaktı. Herkes aynı bakacaktı belki de. Evlenmek isteyeceklerdi yaşlı adamlar onunla. O ise, kimsede onda bulduğu büyüyü bulamayacak, kendisine …