11.03.2019

Her şey rayına oturmuştu. Sigarasının dumanını savurdu. Ağzında bekletip ağzına kadar yavaş yavaş ilerlemiş sıkıntıyı mancınık gibi baskılayarak dudaklarını mancınığın koluymuşçasına büzdü ve… Puffff… Sıkıntı mıkıntı kalmamıştı içinde. Su akmış, yolunu bulmuştu sonunda. Fenerini yerine kaldırdı, bazı telleri düzgünce sandığa koydu. Bu sandık onun “Belki” sandığıydı. İşe yarayabilecek şeyleri koyardı oraya. Eline aldığı küçük cihazın basit bir mekanizması olsa da önemli bir işlevi vardı. Rayında ilerleyen küçük hayvanlar bulunan bir atlıkarınca… Kömür tozuyla çalışıyordu makine ve gerçekten çok küçüktü diğer atlıkarınca oyuncaklarına nazaran. Ve müziksizdi… Çocuğuna verecekti ona. Otizmli olduğundan aşırı odaklanıp takıntı haline getirmişti atlıkarıncaları. Bir atlıkarıncanın varlığının onun …

Okumaya Devam Et