17.01.2020

Stephen King’in Çılgınlığın Ötesi… Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı… Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi… Bu kitapları okuduktan sonra devamlı portre ağırlıklı sergilere gider olmuştum. Aptallıktı, biliyordum; ama umut etmekten bir türlü kendimi alamıyordum. Bir portrenin canlanmasını umuyordum. Canlanıp benimle konuşmasını. Eğer yağlı boyadan yapılmışsa hafif keskin, baş ağrıtan bir ses tonu, sulu boyaysa belli belirsiz, buğulu, hatta cinsiyetsiz bir sesi, yok karakalemse sesinin tonunun ayağı yere basan, son derece tok olduğunu hayal ediyordum ister istemez. Tablolara sık sık dokunduğum için görevliler tarafından uyarılmaktan bıkmıştım ama kendimi zapt edemiyordum. Sanki dokunmazsam canlı olup olmadığına emin olamayacaktım. Onun için çerçeveli tablolardan hiç …

Okumaya Devam Et

11.03.2019

Her şey rayına oturmuştu. Sigarasının dumanını savurdu. Ağzında bekletip ağzına kadar yavaş yavaş ilerlemiş sıkıntıyı mancınık gibi baskılayarak dudaklarını mancınığın koluymuşçasına büzdü ve… Puffff… Sıkıntı mıkıntı kalmamıştı içinde. Su akmış, yolunu bulmuştu sonunda. Fenerini yerine kaldırdı, bazı telleri düzgünce sandığa koydu. Bu sandık onun “Belki” sandığıydı. İşe yarayabilecek şeyleri koyardı oraya. Eline aldığı küçük cihazın basit bir mekanizması olsa da önemli bir işlevi vardı. Rayında ilerleyen küçük hayvanlar bulunan bir atlıkarınca… Kömür tozuyla çalışıyordu makine ve gerçekten çok küçüktü diğer atlıkarınca oyuncaklarına nazaran. Ve müziksizdi… Çocuğuna verecekti ona. Otizmli olduğundan aşırı odaklanıp takıntı haline getirmişti atlıkarıncaları. Bir atlıkarıncanın varlığının onun …

Okumaya Devam Et