10.01.2020

Baklavayı hiç sevmezdim. Tamam, bir zamanlar sevmiştim; ama artık sevmiyordum işte. Önemli olan da buydu. Şimdi… Eğer ben geçmişte bir şey anlatacak olsam, baklavanın baş rolde bulunduğu ya da bir şekilde önemli olduğu bir andan bahsedecek olsam o zaman iş değişirdi. Mesela, bayram gününde baklava yediğim için midemi bozduğumu anlatsam, siz de baştaki cümlemi sorgulasanız haksız mı olurdunuz yani? İşte zaman… Zaman her yere uzantıcıklarını yerleştirmişti böyle. Bir geri çekilecek olsa, sadece parazitin beynini kapladığı için yaşayan bir böcek gibi pat diye olduğu yere yığılırdı evren. Düşünsenize! Bir düşünün haydi! Tüm cümleler birbirlerine girerdi. Randevu diye bir şey olmazdı. Ohooo… …

Okumaya Devam Et

11.03.2019

Her şey rayına oturmuştu. Sigarasının dumanını savurdu. Ağzında bekletip ağzına kadar yavaş yavaş ilerlemiş sıkıntıyı mancınık gibi baskılayarak dudaklarını mancınığın koluymuşçasına büzdü ve… Puffff… Sıkıntı mıkıntı kalmamıştı içinde. Su akmış, yolunu bulmuştu sonunda. Fenerini yerine kaldırdı, bazı telleri düzgünce sandığa koydu. Bu sandık onun “Belki” sandığıydı. İşe yarayabilecek şeyleri koyardı oraya. Eline aldığı küçük cihazın basit bir mekanizması olsa da önemli bir işlevi vardı. Rayında ilerleyen küçük hayvanlar bulunan bir atlıkarınca… Kömür tozuyla çalışıyordu makine ve gerçekten çok küçüktü diğer atlıkarınca oyuncaklarına nazaran. Ve müziksizdi… Çocuğuna verecekti ona. Otizmli olduğundan aşırı odaklanıp takıntı haline getirmişti atlıkarıncaları. Bir atlıkarıncanın varlığının onun …

Okumaya Devam Et