29.10.2018

Doğduğumda kolik bir bebek olarak doğdum. Yıllarca da öyle kaldım. Hala kolik bir yetişkinim ve beyaz gürültü olmadan uyuyamıyor, dikkatimi toplayamıyor; kısacası rahat ve mutlu olamıyorum. Onun için bir kulağımda dahi olsa hep beyaz gürültü dinliyorum. Mutsuz bir kadınım ve bunu her zaman ve her yerde itiraf edebilirim. Mutsuzum işte, ötesi yok. Kalbimin bir adam için en güçlü attığı anda bile mutsuzdum. Bu denli engin bir mutsuzluk bu, bilmem anlatabildim mi… Geçenlerde bir tımarhaneye gittim. Öylesine… Aslında öylesine değil. Muhtemelen kendi geleceğimi görmek için. Katatonik hastaları gördüm. ‘İşte,’ dedim kendi kendime. ‘Ruhu iflas etmiş bir adam.’ Sonra rüyamda şeytanı gördüm. …

Okumaya Devam Et

16.11.2017

Fısıltılar… Fısıltılar… Koskoca ülkede herkes, her şey fısıldıyordu. Arabalara susturucu takılmıştı. Anons sistemleri fısıldıyordu. Mikrofon külliyen yasaktı. Hapis cezası veriliyordu bulundurup kullananlara. Reklamlar bile fısıldıyordu. Müzik kulaklıkla dinleniyordu. Gürültülü müzik dinleyenler toplumdan dışlanıyor, kulaklıkla bile olsa, bunu yapanlar pislik muamelesi görüyorlardı. Öyle ki, stüdyoların kapısında polis bekliyordu ses yalıtımı iyi olmayan yerlere ceza yazmak için. Yüksek sesle konuşmak gibi talihsiz bir huyu olan, bunu ne yapsa değiştiremeyen biri linç bile edilmişti. Tarih kitaplarından okunabilirdi. Ülkenin sınır kapılarında askerler sus işaretiyle bekliyorlardı. Bu bir nevi törensel duruştu. Seremoni haline gelmişti. Ateşli silahlar kullanamıyordu kimse.  Devlet görevlileri bile… O gün, her zamanki …

Okumaya Devam Et