14.12.2017

Hakkımda bilinmesi gereken ne varsa ama ne varsa biliyorlardı. Gerçekten biliyorlardı hem de! Her şeyi… Hangi rengi sevdiğimi, hangi rengi sevmediğimi, ne tür kitaplar okuduğumu, sevip sevmediğim yemekleri, çaya şeker atmadığımı, şekerli çayın midemi bulandırdığını, sodayı çok sevdiğimi, en çok sevdiğim kitabın Pippi Uzunçorap olduğunu, on beş dakika önce ne yediğimi… Gerekli-gereksiz her şeyi… Bilmeleri gerekiyordu çünkü şirketim öyle istemişti. Her şeyi yalansız aktarmalıydım. Gördüğüm rüyaları bile. Tamamen şeffaf olmalıydım. En ufak bir şeyimi gizlersem şirketle olan anlaşma biterdi. Böylece her şey biterdi. İşte o zaman, hakkımda bilinen her şey, tamamen unutulurdu. Yokmuş, hiç olmamış gibi olurdum. Hatta belki öyle …

Okumaya Devam Et