Yeşil bir halıdan geçerek gidiliyordu odama. Başka bir şeyin de önemi yoktu kanımca. Yerden başka bir tarafa bakmazdım. Benim de burada olmamın nedenlerinden birisi de buydu. Yatağım bile yerdeydi ve yüksekliği yaklaşık, hatta neden yaklaşık olsun, sekiz santimetreydi. Belki de bunun için, çocukları, özellikle bebekleri, pek severdim. Onları görebilirdim çünkü. Oynayışlarını, emekleyişlerini, ağızlarından akan salyayı… Severdim bebekleri. Bir göz doktoruna gitmiştim elbette. Aslında bir düzine… Hepsi gözlerimin normal çalıştığını, sorunun zihinde, ruhta olduğunu söyledi. Eh, adı üstünde… Ruh ve sinir hastanesi… Ruhun hastanesi mi olurdu oysa? Saçmalıktı bunlar. Bu yazdıklarımı yazdığım zamanlar yaklaşık on üç yıldır burada kaldığımı söyleyebileceğim zamanlar… …