Ellerime krem sürmekten hiç hazzetmesem de o rica edince kıramamıştım. Ayyy! Hem de yapış yapış vazelindi sürdüğüm krem. Bu farklı kokuyormuş, o çok seviyormuş. Biraz farklıydı; ama elimi bulaştırmaya değecek kadar güzel kokmuyordu. Şu ana kadar kokladığım hiçbir krem öyle değildi. Ellerimi yıkasam geçmeyecekti. Of! Sonra elimi tuttu. Bunu hep beklemiştim. Kaç yıldır hem de; ama onu hissedemiyordum bir türlü. Elimdeki kremin iğrenç kalıntısı her şeyi maskeliyordu. “Bak, gördün mü, beni sevmiyorsun işte.” “… Ne?” “Kremden nefret ettiğini bilmiyor muyum sanıyorsun?” “Beni mi sınadın sen yani şimdi?” “Seni o kadar çok seviyorum ki!” “Emin olmak istedin…” …” Bir küfrederdim ama; …