Onu yakından tanısam muhtemelen pişman olurdum. Böylesi en iyisiydi. Böylesi her zaman en iyisiydi. İnsanları çok yakından tanımak her zaman, her zaman ama her zaman hayal kırıklığıydı. Onun için yanında özellikle susuyordum. En çok onu tanımayı istiyordum çünkü. Herkesten çok onu… O ki, o sessizliği, sakinliği ve kendinden eminliğiyle beni kendisine çekiyordu. “Ne biliyor!” diyordum. “Bu denli sakin olmasına sebep olacak ne biliyor? Nasıl oluyor da bu kadar sakin olabiliyor? O bıyıklı üst dudağından o saf gülümseme nasıl oluyor da doğabiliyor? Bir adamın dudaklarından bir çocuğun, bilge ve uslu bir çocuğun gülümsemesi nasıl oluyor da peyda olabiliyor?” İşte bunları merak …