Simyayla uğraşan, genç görünümlü bir kadın tanımıştım. Simyayla uğraştığını dahi; uzun yıllar dostluk ettikten sonra itiraf edebilmiş olsa da bana bir şekilde güvenmeyi başarabilmişti. ‘başarabilmişti,’ diyorum; çünkü bana kalırsa güven tek kişilik bir meseleydi. Daha doğrusu tek kişinin meselesiydi. Yani sen ne yaparsan yap, son tahlilde onun iyimser ya da kötümser bakış açısıyla şekillenecek bir durumdu. Evet… Bu kadın, ateşle sertleşip değerlenen, ilk bakışta sadece vücut ısısıyla şekillenebilen ama o da çok uzun zaman alan bir madde tasarlamıştı. Merdane ya da küçük oyma bıçaklarıyla falan değil de organik, ısısı olan şeylerle şekillendirilebiliyordu ancak. Diğer türlü, tıpkı bir salyangozun tuz döküldüğünde …