Şekeri yakarak oluşturulan pamuk helvasını satarak geçinirdi. Bir avuç toz şekerden büyüleyici, insanın yüzünü gömmek isteyebileceği pamuk yığınları yapan bir makinesi vardı. Gıda boyası falan kullanmadan yapardı yenebilir pamuklarını. Sık sık uğradığı bir park vardı. Oradaki bir bankın önüne park ederdi arabasını. O bank genelde kullanılmazdı. En fazla pamuk helvası sırasını beklemek için ancak iki kişi tarafından kullanılabilirdi. En hatırlı müşterisi on yaşındaki bir kız çocuğuydu. İsmini öğrenmemişti. Her nedense sormak hiç aklına gelmemişti. Ama kız her pamuk helvası aldığında kulağına götürür, o da: “Bu kez ne fısıldıyor senin periler?” diye sorardı. Kız da her defasıdda ciddi ciddi dinledikten sonra …