Sadece çorba yapıp satan bir lokantanın hem sahibi, hem de tek personeliydi. Kavruk bir yüzü vardı ama balık etliydi. Ne kadar kilo alırsa alsın yüzüne yansımayacak olan şanssızlardandı o da. Devamlı çorba karıştırırdı. Zaten çok fazla müşterisi olmazdı. Daha doğrusu çoğunlukla belli saatlerde müşteri geldiğinden, işinden alıkoyan olmazdı. Fark ettiğim üzere, talepten çok çok fazlasını yapardı. Hazırladıklarını nasıl değerlendirdiğini hep merak ederdim. Envayi çeşit çorba pişirirdi. Mis gibi kokardı. Hoşuma gitmeyen birine bile rastlamamıştım. Hepsinin ayrı bir lezzeti vardı. Bütün bunların çöpe gitmesi fikri bile acı vericiydi ama o kadar özen gösterdiği çorbalarını öylece atması mantıksızdı. Mutlaka başka bir şekilde …