20.01.2020

Aramızdaki yaş farkı önemli değildi. Fazlaydı, evet; ama mühim olan benim evli oluşumdu. Ondan eşime bahsetmiştim ama yine de kendimi kötü hissediyordum. Evet, onu aldatmamıştım aslında. Aşık olduğum bir adamın varlığından bahsetmiş, boşanmak istemiştim. Medeniydim, ikimiz de medeniydik. Yasak bir aşk olsa da herkesin bildiği, alnı açık bir aşktı bizim yaşadığımız. Yasak aşk… Evet, aşktı; ama git gide sevgi de olmaya başlıyordu aramızda. Tez büyüyen bir tür sevgi… Henüz boşanmadığım eşimse, tuhaf bir şekilde rahatlamış görünüyordu. O da beni yeterince sevmiyordu anlaşılan. Peki bir zamanlar gerçekten birbirimizi sevmiş miydik? Galiba sadece aşık olmuş, sonra da alışmıştık. Birbirimizden hiç nefret etmemiştik …

Okumaya Devam Et

28.11.2018

Alkışları sevmezdi. Ellerin, çıplak derinin birbirine vuruş sesini… Islıkları da sevmezdi. Üç kemiksiz şeyin, iki dudak ve bir dil, bazen bir parmakla birleşip havaya tecavüz etmesinden neden hazzetsindi? Hava ruhun mekanıydı ona göre. Alkış ve ıslık sesleri, beğeniyi belirttiklerini sanıyordu kendilerince. Oysa ona göre öyle değildi durum. Hiç öyle değildi. O, manevi titreşimleri severdi. Beğenileri belirten sessizlikleri… Daha doğrusu, havayı sadece sessizce titreten o elektriği… Oysa bu durum çok az başına gelmişti hayatında. Bir müzisyendi zira. Konserlere gider, eserlerini icra ederdi. Mecburdu, para kazanmalı; yaşamalıydı. Bitirdiği her eserde alkışlanırdı. O alkışlara da yer yer ıslıklar eşlik ederdi. Ne yapabilirdi ki? …

Okumaya Devam Et