01.06.2020

Paylaşımlı bir eve sadece dolu bir sandıkla yerleşivermişti. Yatağının yanındaki sandıkta birkaç kat kıyafeti ve üç-dört tane yastık misali doldurulup eklemleri hareket edecek şekilde dikilmiş bez bebek bulunuyordu. Saçma sapan bir iftira yüzünden işten atıldığı an, zaten az olan eşyalarının çok az bir kısmıyla birlikte almıştı onları. Kendi elleriyle yapmıştı çünkü. Bırakıp gitmeye içi elvermemişti bir türlü. Kaldığı paylaşımlı evdeki odada üç kişi yaşamaktaydılar. Tıklım tıkış bir yer… Evin sahibine bir konuda yardım ederken keşfettiği kömürlükteki küçük, boş bir bölme hariç her yer öyleydi. Orada da eski püskü bir elbise dolabı durmaktaydı. Eski püskü beyaz bir perdeyi kapakları olmayan dolabın …

Okumaya Devam Et

04.03.2020

Diş perisine inanmaması için hiçbir neden yok. Birkaç kere yastığının altına diş koyup yerine birkaç kuruş almışlığı var. Oysa bugün diş orada, yastığının altında durup duruyor. Peri bunlar, grev yapacak hâlleri yok. Akılları mı şaştı acaba? Karıştırdılar mı yatağını? Dişini falan mı kaçırdılar gözlerinden? Yani her çocuğun yastığına bakamıyorlar demek ki… Belki de burada çok çocuk var diye kaçtı gözlerinden. Annesiyle babası öldü öleli, o da yavaş yavaş erimekte dünya yüzünde sanki. Kimse onu onlar gibi sevmiyor ki. Her lafında ağzının içine bakmak şöyle dursun, artık yüzüne bile zar zor bakılıyor neredeyse. Diş perileri niye unutmasın ki?

Okumaya Devam Et