Güvenmeye çok ihtiyaç duyuyordum. Herhangi bir insana güvenebilmek için birçok şeyi feda edebilirdim. Sırt dayamak için değil, arkamı rahatça dönebilmek, belki başka bir şeyi halledebilmek, belki o bir şey yaparken ben başka bir şey yapıp birbirimize destek olabilmemiz için… Eh, insana güveneceği biri oturduğu yerde gelmezdi. Peki böyle birisini bulabilmek için ne yapmalıydım? Zor şartları olan bir yere gitmeliydim. Yani ya batmalı, ya da çıkmalıydım. Ben de dünyanın bir yerinde mutlaka olan bir savaş alanına gittim. Güven arıyordum ve onu bulamayacaktım. Onun yerine yabancılık hissini bulmuştum. Güvensizliği buna yeğ tutabilirdim.