08.01.2020

Gözleri bal köpüğü rengindeydi. Bir arıcıydım ve inanın, ‘bal köpüğü’ dediklerinde neyi kastettiklerini çok iyi anlıyordum. Onu gördüğümde patates cipsi yiyordum. Çok sevdiğim; ama bu zevki tatmak için kendime çok çok nadir izin verdiğim için resmen yumulmuştum pakete. Buna rağmen dikkatimi çekmişse… Tipik bir yaz aşkı olacağını düşündüm yanından, uzağından geçerken. AA, o zaman bile aşkı düşünmüşüm baksanıza! Sonra, gözlerini gördüm işte. Hala yaz aşkı kıvamındaydı; ama birazcık daha kıvamlanmadı desem yalan olur şimdi. Sonra… Sonra… “Şu güneş yağını sırtıma sürer misin anne?” demiş bulundu. Demiş bulundu işte. Sanki, bir flüt, bir arp ve bir keman aynı anda bir melodiye …

Okumaya Devam Et

23.10.2018

Bir varmış bir yokmuş. Uçsuz bucaksız bir ülke varmış. Bu ülkenin uçsuz bucaksız olmasının sebebi, tüm ülkelerde olduğu gibi, topraklarını savaşarak elde etmesiymiş. Eh, arif olana tarif gerekmez ama bu ülkenin ordusu çok çok güçlüymüş. Her bir asker yağla kaymakla, balla lokumla beslenir, en disiplinli şekilde, eğitimin en iyisini alırmış. Sadece bir asker varmış ki, çocuk ruhluymuş. Sevmezmiş savaşı. Asker olmaya babası tarafından mecbur edilmeseymiş katiyen gitmezmiş asker ocağına. Diğer askerler hep aynı kalıptan çıkmışçasına davranırlarken, bizimki sırıtırmış onların arasında. Gerçekten sırıtırmış ama. Komutan emrederken sırıttığı için kaç kere dayak yediğini kimse saymamış. Sonunda alışmış komutanlar, kendi haline bırakmışlar. Rüzgar …

Okumaya Devam Et