Uçuşan tüyler arasından bir kuş kondu eline. Kuş çırılçıplaktı. Sanki havada bir yerde tüylere izin vermeyen bir bölgeden geçmişti. İnce bir tüy bile yoktu üzerinde. Bu hâldeyken çok kötü görünüyordu. Çok kötü! Sanki uzaydan gelme bir yaratıktı. Oysa basit bir karatavuktu bu. Ve ötüyordu. Çiftleşme çağrısını haykırıyordu. Yok, aslında haykırmıyor, cıvıldıyordu ama bu tüysüz hâliyle insana umutsuzca haykırıyormuş gibi geliyordu. Kuş ondan korkmuyordu. Elindeyken ötebilecek kadar rahattı. Kuş tüyleri alınınca korkmayı da unutmuştu sanki. Yok, başka çaresi yoktu. Kanatlarındaki tüyler olmadığı için uçamıyordu. Şimdi anlamıştı bu cesur görünen hareketinin sebebini. Acaba radyasyona mı maruz kalmıştı? Bulaşıcı bir şey miydi? Bu …