Bir türlü doyamadığım, muhtemelen bağımlılık yapıcı milyonlarca katkı maddesi konulmuş bir abur cubur gibiydi. Paketinin çıkarttığı sese kurulmuş gibi ayak seslerine kurulmuştum. Ayak sesleri geldiğinde ellerim kulaklarım kaşınmaya başlıyor, nefesim hızlanıyordu. Evet! İşte paket açılıyordu! İşte yaklaşıyordu! Koku… Koku… Bir cümleyle başlıyordu söze doğal olarak. “Merhaba” Çoğunlukla böyle selamlıyordu. Paketin ikinci katmanı açılıyordu. Aslında bu abur cuburda bir paketin içinde paketlere sarılı birkaç çikolata vardı ve ilki açılıyordu. Onu ben açıyordum. “Merhaba,” diyordum gerisin geri. Açılan paketin içinden bu kez paketle kokusu maskelenmemiş hâliyle alabiliyordum kokusunu. “Bugün nasıldı?” diye soruyordum. Dilimi uzatıp; şöyle bir tadına bakıyor, yokluyordum aynı mı tadı …