10.12.2018

Doğuştan gelme bir yeteneğim vardı. Kendimi bildim bileli farkında olduğum… İnsanları gördüğüm ya da onlarla telefonla dahi olsa konuştuğum an, en çok yoğunlaştıkları şeyi bilirdim. Çoğunun benzer olduğunu düşünürsünüz. Ne var ki durum öyle değildi işte. Belki tematik olarak benzerdi; ama değişik yoğunluklarda ve farklı biçimlerdeydi yoğunlaştıkları şeyler. Bir kafede garsondum önceleri. Sıkı çalışıp o kafeyi devraldım ve devralır almaz ismini değiştirdim. ‘Mastar’ Adım Tarık’tı ve yanımdaki çalışanlardan birisinin ismi Mazhar olduğundan herkes otomatik olarak Mazhar’ın -mas’ı ile Tarık’ın -Tar’ını birleştirerek oluşturduğumu düşünmüştü bu ismi. Oysa Mazhar’dı. İlk hecesinin son harfi -z idi. Belki de benim bu konuda bilgisiz olduğumu …

Okumaya Devam Et

12.11.2018

Geminin adı; “Rastgele” idi. Bu gemiye bindin mi, ne kaptan olurdun ne tayfa. Olasılıklardı mürettebatı ve her anda, bir olasılığın hakim olduğu her anda, değişirdi kaptanı. Yani bu gemide insan sadece küçük bir ayrıntı, tahta koltukları dolduracak popo sayısıydı. Kelle bile değil… Gemiye bindiğin anda, koltuktan kalkmak dahi yasaktı. Özgürlük denen şey orada imkansız, hatta komikti. Ama bir de gemi durdu mu… İşte o zaman, o zaman özgürleşirdin. Yavrularını uçurumdan iten bir ana kuş gibi iterdi seni gemi götürdüğü olasılığa. İter ve beklerdi. Sonsuz bir sabrı vardı. Bu olasılığı yaşadıktan sonra ona geri dönmeni beklerdi. Bazı yolcular orada kalmayı tercih …

Okumaya Devam Et