Zeytin çekirdeğinden tesbihler yapardı ve tesbihleri satarken: “Bu tesbihlerdeki zeytin çekirdekleri, fakirlerin sofralarından alındı. Onlar tertemiz bırakır çekirdekleri. Her zerreyi sömürür tasarruflu ağızları. Ondan sonra da iş bana kalır. Her taneyi kibrit ile dağlar, dişleriyle çizemedikleri muratlarını ben yakarım her birine. İşte aldığınız her bir tesbihin her tanesine baksanız hep böyle şeyler görürsünüz. Bazen küçücük bir bebek, belki bir kız çocuğudur oynayacağı bir bebeği olamamış, daha kötüsü bir kadındır kısır kalmış, para bulup da tüp bebek yaptıramamış. Ya da sadece bir tavuk bududur, bulunamamış… Bir deniz kıyısıdır, gidilememiş. Bir pastırma temsilidir, sadece koklanabilmiş. Bir pirzola dalıdır, yalnızca çöpte ya da …
Etiket: kibrit
27.12.2018
Onu asla affetmeyeceklerdi. İnci tesbihi teker teker kibritle çatlatmıştı. Ne için? İncilerin gerçek olup olmadığını görmek için… Bu saçmalıktan başka neydi? Ona kim inanıp hak verirdi? Yüzlerce dolarlık mücevheri mahvetmişti. Hem de geriye bir tane bile kalmamıştı. Bir tane bile! Adamın biri söylemişti. Başka bir deyişle tohumu o takıntılı, aptal kafasına atıp sonra da gitmişti. İncilerin gerçek olup olmadığını anlamak için yanan bir kibridin ucunu inciye değdiriyordun. Eğer çatladığında katman katman görünürse, işte o zaman gerçek olduğu kanıtlanıverirdi. Ama inciye olan olurdu tabii. Üstelik yarın genel provaydı ve provada inci tesbih kullanılacaktı. Premierde ve sonraki oyunlarda da… Ah! Ne yapmıştı! …