Maden suyumu yudumlarken; midemin rahatlamasını sağlayan bir sıvının varlığına şükran duymaktaydım. Yine de keşke midemle ilgilenen bir sıvı olduğu gibi ruhumla da ilgilenebilen bir sıvı olsaydı. İlgiye o kadar muhtaçtım ki, işlevi mide rahatlatmak olan bir şeye, sanki bir şansı varmış, sanki işlevini sırf benim için yapıyormuş gibi davranmıştım. Aslında olanları duygusal nedenlere bağlayıp onları yine kendi yapıştırdığımız duygu ve bahanelere bulayarak kendimize servis edip afiyetle yemek, her zaman ve her yerde hiç fark etmeden uyguladığımız bir rutindi. Hem de her insan için geçerliydi bu durum. Maden suyunu bile şikayetçi olduğum yoksunluklarıma bağlamıştım. Bundan ötesi ne olabilirdi ki? Neden nankörlük …