O sesi o kadar çok seviyordu ki, pili bitmekte olan bir walkmande kalınlaşmasına dahi tahammül edemiyordu. Evet, o zamanlar walkmande kaset dinlenilen zamanlardı ve onun muhterem sesi muhterem bir kasete kaydedilmişti. Kasetin kabını kadife bir beze sarar, yastığının arkasında tutardı. Yıllar geçip CD dahi kullanılmaz olmuşken bile hâlâ o kasetten, devamlı şarj edilen pillerle dinlerdi onu. Her gün olmasa bile gün aşırı mutlaka açardı kasedin kabını. Yılların kadife bezi artık eskise de; onu bile değiştirmezdi. O gün, iki yaşındaki bebeğinin elinde gördü kıymetli kasetini. Şerit metrelerce uzamış, kaset sallandıkça uzamaya devam ederken; yüzündeki gülümsemeye paha biçilmeyen evladının gözlerine bakakaldı.