06.10.2018

Mutlu olmak istemekle tembel olmanın hiçbir ilgisi olmadığını kanıtladığını bilse, kırlangıcın göğsü kabarır mıydı acaba? Yoksa yaşamaya devam mı ederdi yalnızca?
Sıcak havaları severdi kırlangıç. Bunun için de kilometrelerce uçardı. Uçmayı da severdi nasılsa. Yemek bir mutluluktu onun için. Böcekleri havada yakalamak oyundu. Oyun oynamak doyurucuydu. Başka bir şey yemezdi. Sadece böyle yaparak, oynayarak doymak zevkliydi çünkü.
Tüm bunlara rağmen, çalışkandı kırlangıç. Ötüşü bile hummalıydı. Sanki çalışmak için yaratılmıştı. Ritmik bir şekilde şarkı söylerdi. Kulağa hoş gelmek değil, kendisini mutlu etmek için söylerdi şarkısını. Ritmiyle kendisine güç vermek, daha çok çalışabilmek için… Yani başkasının ne diyeceği umurunda bile değildi.
Dans ederdi kırlangıç… Hayatının her aşamasında. Yeme dansı, göçme dansı, yuva yapma dansı…
Kendi dans eder, müziğini de kendi yapardı.
Ve eşi…
Tek başına mutlu olmayı sevmezdi. Eşi de olmalıydı yanında. Hayat tek çekilmezdi.
Sadece baharı yaşardı o.
Her baharda, onun için bir yuva vardı. Yüz kilometrelerce gitse de; onun için tek mevsim bahardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir